Benyusuf
Yeni bağlanan telefonlardan soba yangınlarına, taşırken merdivende sıkışan kanepelerden taşan kanalizasyonlara sıra dışı ev halleri.
Komşu gezmeleri, taziye ziyaretleri, hastalıklar, cenazeler ile bütün insanlık halleri...
Sabiş’li, Hülya’lı, Lucky’li ve Timur’lu birbirinden lezzetli Sezgin Kaymaz hikayeleri.
Kaptanın Teknesi
Hacettepe Üniversitesi’nde dilbilim okuyan iki genç kız, Selen ve Cavidan.
Ekim ayının ortasında hayatlarının merkezine gökten zembille inen bir adam, Murat.
Beytepe Kampüsü’nün şehre uzak, çok uzak olduğu, limonlu kola içmenin lüks sayıldığı günler...
Gerçeğin düşe karıştığı, sonunda her şeyin unutulduğu, saf sevginin ölümsüz olduğu bir serüven.
Ateş denizlerinde mumdan kayıklarla yol alanların üç günlük hikâyesi.
Kaptanın Teknesi, bir Sezgin Kaymaz klasiği...
Geber Anne
Sezgin Kaymaz
"...kadının yüzüne doğru, yılan gibi tısladı: Geber Anne!”
Depremlere karşı durabilecek kadar sağlam, bir kanat hareketiyle yıkılacak kadar hassas bir ilişki.
O aşkı hali tek hamlede nefrete dönüştüren bir şüphe.
Sonrasında yeni hayatların olduğu bir ölüm...
Ölüsü dirisiyle, Sarı’sı Çomar’ıyla, birliği felaketiyle,
Ankaralı İsmailoğlu ailesinin zamandan bağımsız hikayesi.
Geber Anne, Sezgin Kaymaz’ın alameti farikalarından…
Nefha
“Meleklerin ağlama zamanıydı. Ağladılar.”
Her şeyin yerli yerinde olduğu, huzurun hüküm sürdüğü Cennet’te tüm düzen Âdem’in (ve ardından Havva’nın) yaratılışıyla yerle bir olur(!) Azâzîl kibre kapılır, şeytana döner. Âdem, Havva ile birlikte şeytana uyar. Sonra hepsi birden dünyaya sürülür. Kıyamete kadar sürecek bir mücadeledir gerisi… Ancak bu sürgünden sonra her şeyin yerli yerinde olduğu Cennet’te hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır! Önce “cümleleri bozulur” cennet sakinlerinin, ardından huzurları. En sonunda aldıkları nihai tebliğ ile kader çizgileri değişir. Sonrası, İsrafil’in Sûr’u iki kez üfleyeceği vakte kadar bir büyük bilinmezlik…
Nefha, Sezgin Kaymaz’dan ironiyle trajedinin bir arada vücut bulduğu bir Cennet tasviri!