Zaman Makinesi
Wells’in ilk olarak okul gazetesinde yayınladığı bir öyküden hareketle kaleme aldığı kısa romanı Zaman Makinesi, 1895’ten beri bilimkurgunun önde gelen eserlerinden biri oldu. Hem geleceği hayal etmek hem de biliminsanının karakterini göstermek adına derin saptamalarda bulunan, politik göndermelerle yüklü bu distopya, hâlâ gerçekleştiremediğimiz bir fantezinin peşinden yıllardır sürüklüyor bizi.
Volkan Gürses’in Türkçeye çevirdiği Zaman Makinesi’nin bu yeni baskısı, roman tarihi ve H.G. Wells üzerine yaptığı çalışmalarla tanınan akademisyen Patrick Parrinder’ın önemli makalelerinden biriyle zenginleşiyor. Elif Ersavcı’nın Türkçeye kazandırdığı bu makalede Parrinder, Wells’in Zaman Makinesi’ni yazarken, “yaratıcılık düzeyinde de olsa, kendi ölümünün ötesine geçmeyi” öğrendiğini iddia ediyor. Zamana karşı bir makinenin, ölümlülüğe karşı bir yaşamın hikâyesi bu.
Wells’in en büyük üç romanından biri olan Zaman Makinesi’ni okurken, hepimiz bir Zaman Yolcusu’yuz!
Doktor Moreau’nun Adası
Edward Prendick, geçirdiği bir gemi kazası sonucunda kendisini Pasifik Okyanusu'nun ortasında, kimselerin uğramadığı volkanik bir adada bulur. Ama şansına, ada pek ıssız sayılmaz: Kendisini deneylerine adamış bir bilim adamı olan Dr. Moreau, alkolok asistanı Montgomery, onun tuhaf hizmetkarı M'ling ve Moreau'nun korkunç deneylerinin ürünü tuhaf yaratıklar. Prendick, adanın içindeki ormanlarda pusu kuran tehlikelerin arasında çıktığı yolculuklarda garip ayinlerle, Kanun'la karşılacak, yeni ve tuhaf arkadaşlar edinecektir.
Bilimkurgunun büyük ustalarından H. G. Wels'ten, doğayla oyuna girişmenin tehlikelerini ve insan olmanın anlamını sorgulayan, çarpıcı bir başyapıt.
Görünmez Adam
Görünmez Adam, yayımlanışının 110. yılında, İthaki Yayınları’nın Bilimkurgu Klasikleri’ne katılıyor!
“H. G. Wells, çocukken okumayı en sevdiğim yazardı.”
- Vladimir Nabokov
“Wells’in kurguları okuduğum ilk kitaplardı; belki de okuduğum son kitaplar da onlar olacak.”
- Jorge Luis Borges
"Şüphesiz görünmezlik, istediklerimi elde etmemi sağlıyordu ama onların tadını çıkarmamı da imkansız kılıyordu."
H. G. Wells, bilimkurgunun atası, türe adını altın harflerle yazdırmış en büyük yazarlardan. Yazdığı bilim fantazileri nesiller boyu yazarları etkilemiş, onlara yol göstermiş; ilk basıldıkları dönemden itibaren etkilerini yitirmeden okurların gönlünde taht kurmaya devam etmiştir. Görünmez Adam da Wells’in eserleri içinde en akılda kalıcı olanlardan biri.
Tuhaf görünüşlü yabancı, bir tipi sırasında Iping Köyü’ne gelir. Garip hareketleri, giyinişi, suratının tamamının bandajlar içinde olması ve gözlüklerini bir an olsun gözünden çıkarmaması köy sakinleri tarafından kimi zaman şüpheyle, kimi zaman düşmanca karşılanır. Kısa süre içerisinde hakkındaki dedikodular giderek yoldan çıkan bir dizi olaya neden olacaktır.
Dünyalar Savaşı
“H. G. Wells’in yazdıkları insanı kendine hayran bırakan ve hiçbir zaman tam olarak kavrayamayacağımız türden.”
Orson Welles
“Bay Wells’in eserleri zamanın eskitemeyeceği ve gerçekleşmesi pek de imkânsız olmayan hikâyeler anlatıyor.”
Jules Verne
“Her nesil Dünyalar Savaşı’nı kendi deneyimlerinin ışığında yeniden okuyup yeni bir şeyler öğrenebilir.”
Arthur C. Clarke
“Bu bir savaş değil. Hiçbir zaman savaş olmadı; İnsanlarla karıncalar arasındaki bir savaştan daha fazlası değil bu.”
H. G. Wells, bilimkurgunun atası, türe adını altın harflerle yazdırmış en büyük yazarlardan. Zaman Makinesi, Görünmez Adam, Doktor Moreau’nun Adası gibi eserleri ve düşünceleriyle âdeta zamanın ötesinden gelen bir yazar olan Wells, Dünyalar Savaşı’nda istila altındaki umutsuz ve çaresiz bir gezegenin hikâyesini anlatıyor: Dünya’nın.
Gökyüzünden İngiltere’nin güneyine düşen silindirlerin yarattığı merak hemen sonra yerini korkuya bırakmıştır. Dünya, Mars’tan gelen canlıların istilası altındadır. Henüz ne olduğunu anlayamadan Marslılar tarafından katledilmeye başlayan insanlar, var güçleriyle karşılık vermeye ve direnmeye çalışırlar.
Uzaylıların kontrolü altındaki İngiltere’de adsız anlatıcının tanıklıkları, insanlığın kaygı verici ümitsizliğinin ve hayatta kalma mücadelesinin karanlık bir portresini çizer. İnsanlığın Dünya üzerindeki binlerce yıllık hükümdarlığı son mu bulacaktır, yoksa bir kurtuluş ihtimali var mıdır?